‘Zaman tükenmez. Çember yuvarlak değildir.’
Makedon yönetmen, filmi bu söz üzerine kurgulamış. Döngüsel bir hikâye izliyoruz ekranda. Filmi üç ana bölüme ve anlama sığdırmış yönetmen. Film ilerledikçe karakterler arasında bir bağ olduğunu anlamaya başlıyoruz. Yönetmen bunu o kadar ustaca vermiş ki, film bittiğinde gözyaşları içinde ekrana bakarken, filmi başa alıp tekrar izleme isteği duyuyoruz.
Manchevski zaman kavramını öyle bir harmanlamış ki; izleyici filmi izlerken geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek arasında kayboluyor, nerede olduğunu unutuyor ve herhangi bir yerinden başladığı çemberin üstünde başladığı yere bir türlü geri gelemiyor.
Konusu Bosna savaşı sırasında geçen, başta birbiriyle alakasız gibi gözüken üç ayrı öyküden oluşuyor. “Kelimeler”, “Yüzler” ve “Fotoğraflar” başlıklarını taşıyan bu öyküler sonunda birbirleriyle kesişiyor. Bir savaş atmosferinde ve politik çalkantıların zemininde talihsiz trajik aşkların anlatıldığı öykülerden ilki Makedonya’da bir Ortodoks Manastırında, ikincisi Londra’da geçerken, üçüncü öyküde tekrar Makedonya’ya dönülüyor. Bu sonuncu öykü, ilk iki öyküyü birbirine bağlıyor. Biz tüm bunları filmin son yarım saatinde anlıyoruz.
Yıllarca, ülkesinde ve komşu ülkelerinde yaşanan savaştan yorgun düşmüş bir yönetmen var karşımızda. Hikâyelerin hepsinde aşk ve şiddet var. Sonrasında kapanmayan acıların ve yüzyıllara ulaşan düşmanlıkların da tohumu atılıyor sessizce. Sebepsiz yere ölen bir sürü insan görüyoruz filmde. Balkan tarihine biraz bakarsınız, yönetmenin çok iyimser bir bakış açısıyla, olağanüstü bir coğrafyada ve müthiş müziklerle süslediğini görürsünüz gerçekleri. Film müzikleri başlı başına efsane oldu. Makedonyalı grup Anastasia, filmin ruhunu canlı tutan eserler yapmış. Yıllar sonra bile, o müziği duyduğunuzda filmden kareler gözünüzün önünden geçer. Oscar ödüllerine aday gösterilmiş ilk Makedon filmidir aynı zamanda.
Ben, filmi büyük bir hayranlıkla izledim. Film bittiğinde gözlerim yaşlıydı. Dünya üzerinde savaşların hiç bitmeyeceğini bilsem de, lanetler okudum savaşa, şiddete. O güzel coğrafyada, beraber büyüyen insanları birbirine ne düşman edebilir diye düşündüm. Hala da düşünüyorum. Cevabım çok ama yok. Zaman asla ölmez, yalnızca kendini tekrarlar…
EMEL ESKİOĞLU
En kısa sürede izleyeceğim yorumunuz merak uyandırdı..teşekkürler emel hanım..